
Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir yerlerde, uzay boşluğunda dörtnala gezen güzel mi güzel bir at varmış. Düşünecek çok zamanı olduğuna inanırmış, o yüzden düşünecek çok zamanı olurmuş. O kadar düşünüp o kadar çok içine kapanmış ki zamanı eğip bükenin bizzat kendisi olduğunu zor fark etmiş. Meğer o dörtnala gittikçe herkes de zamanda zırt pırt gidip gelmek zorunda kalıyormuş. O yelelerini savurup tam gaz koşarken çevresiyle pek ilgilenmeyip düşüncelere daldığı için zamanda ne olup bittiğiyle ilgili pek bir şey fark etmiyormuş. Geçmişe mi gitti, yarına mı koştu, tırsacak bir şey mi var, birileri yok mu oldu, birden bire yaşlanan ya da gençleşen mi var, umurunda olmuyormuş.
Comments